Anne-baba olmak, bir insanın yaşam süreci içerisinde vereceği en ciddi kararlardan biridir aslında. Bir anlamda, artık eskisi gibi olmayacak yeni bir yaşam formatının kabulü demektir bu. Silip düzeltme, geriye döndürme şansı olmayan bir süreç. Öyle ki, artık size bağımlı bir varlık dünyaya getirmenin ağır sorumluluğu ile karşı karşıya kalıp, ya bu varlığın keyfini çıkarmak ya da çaresizlik içerisinde bir kısırdöngüyü yaşamak kaçınılmaz hale gelir. Bir başka deyişle, uzunca bir süre çocuk merkezli bir yaşamla karşı karşıya kalırsınız. Bu süreçte, kendinizi ihmal edebilirsiniz ama çocuğu ihmal edemezsiniz.
Çocuğu kendi algılarımıza, birikimlerimize ve duygu durumlarımıza göre yetiştiririz. Çocuğu nasıl yetiştireceğimizi belirleyen bütün bu algısal alan, yetiştiğimiz aile ve kültür ortamı tarafından şekillendirilir. Bu açıdan bakıldığında, çocuk yetiştirme tarzı açısından geleneksel kültürün şekillendirdiği anne-babalar ile modern kültürün şekillendirdiği anne-babalar arasında önemli farklılıklar var gibi görünmektedir.
Geleneksel kültür kalıplarının şekillendirdiği ailelerin çocuk yetiştirmedeki doğru ve yanlışlarının kaynağı, ya geçmişin söylemleridir, ya da dinsel algılardır daha çok. Çocuk yetiştirme davranışları, çoğu zaman gözlem yoluyla edinilmiştir. Çok fazla sorgulanmamış ve üzerinde düşünülmemiştir. Pragmatik bir mantığa dayanır. Nihai hedef önemlidir, süreçler değil.
Geleneksel kültür kalıplarına bağlı olarak ortaya konan iki tip ilişki biçimi belirgindir:
- "Hedefe giden her yol mubahtır.” düşüncesinden hareketle, baskı, dayatma ve zorlamalar.
- "Saldım çayıra, Mevla’m kayıra.” düşüncesinden hareketle, ilgisizlik, umursamazlık.
Geleneksel kültür bakışında, çocuklar genelde hep aynıdır. Bireysel farklılıklar belirleyici değildir. Bu nedenle çocuk yetiştirme yöntemlerini de çok fazla değiştirmeye gerek yoktur. Zaten büyükler doğruları da bilen oldukları için, ayrıntılara çok fazla takılmanın anlamı yoktur. Bilinen, test edilmiş ve genel doğrularla ilişkileri götürmek hem zahmetsiz hem de risksizdir.
Geleneksel kültürün yetiştirdiği çocuklar, sevgiyi çok da somut olarak yaşamazlar. Küçük yaşlardayken sevgiyi daha somut gösterebilen anne-baba (özellikle de baba), yıllar geçtikçe, sevgiyi ifade etme konusunda beceriksizlikler yaşamaya başlarlar. "Açıktan sevmek, şımartmak anlamına gelir.” şeklinde ifade edilen ortak bir savunma diliyle, vicdanlar rahatlatılmış olur. Çocuğun sevilmesi, genelde uyku zamanına bırakılır. Böylece, yetişkinler, çocuğu aslında sevdiklerini kendilerine ispatlarlar; içlerini rahatlatırlar. Çünkü aslında çocuklarını seviyordur onlar. Ancak çocuk sevildiğinin farkında olmak zorunda değildir. Sevildiğinin farkında olmak sakıncalıdır.
İlişkilerde özellikle ritüeller çok önemlidir. Ritüeller, adeta bir saygının ifadesidir. Saygı da, küçükten büyüğe doğru sergilenen bir dizi kalıp davranıştır. Küçüğün büyüğe karşı çıkma, hayır deme, farklı bir görüş dile getirmesi söz konusu olmamalıdır. Büyüğün karşısında bir dizi toplumsal klişelere dayalı davranışların sergilenmesi yoluyla, varlığının kutsanması ve böylece yetişkinin egosunun yere göğe sığmayacak boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yetişkinin yere göğe sığmayan egosu karşısında, çocuğun egosunun yerlerde sürünmesinin pek bir önemi yoktur. Nasıl olsa, onun yerlerde sürünen egosu da, gelecekte aynı şeyi yapacak ve o da kendini narsistik bir yüceltme oyunun içinde bulacaktır. Geleneksel kültür formasyonu, anne-baba olmanın çerçevesini böyle çizerken, modern kültürün anne-babaları da, yer yer yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor görünmektedir. Bir anlamda geleneksel kültürden kaçmaya çalışırken, bir başka oyunun içerisinde kendilerini bulmaktadırlar.
Modern kültürün şekillendirdiği anne-babalar için çocuk yetiştirmedeki doğruları, bilim ve kitap söyler. Dinin yerini bilim ve kitap alır. Çocuğun yetiştirilmesinde asla hata yapılmamalıdır. Ve bilime göre çocuk yetiştirilirse, asla hata yapılmamış olur.
Modern kültürün ailesinin zaman kavramı ile başı beladadır. Çocuk zamanında okula gitmeli, zamanında yemeli, zamanında uyumalı, zamanında… Zamanında yapılmayan her şey, çocuğun gelişimine zarar verir, çocuğun bütün ruh sağlığını alt üst eder.
Anne-baba ya da öğretmen doğru tepkiler vermezse, çocuk her an travma yaşayabilir. Travma yaşarsa, geleceği kararabilir. Geleceği kararırsa, bugün için çocuk adına yapılan her şey boşa gitmiş olur.
Modern kültürün anne-babası, çocuk yetiştirmede aşırı derecede koruyucu ve müdahaleci bir tavır içindedir. Çocuğun en ufak bir problemle karşı karşıya kalmaması, hiçbir konuda zorlanmaması gerekir. Arkadaşlarıyla kavga etmesi önlenmeli, yere düşmesine izin verilmemeli, hiç kötü söz kullanmamalıdır. Yolunda gitmeyen her şeye hemen anında müdahale edilmelidir. Çocuk mutlaka en doğru şekilde en eksiksiz şekliyle yetiştirilmelidir.
Çocuk her konuda ikna edilmelidir. Çocuktan yapılması istenen şeyler olduğunda, bu ancak onu ikna ederek yapılmalıdır. Bunun yolu da, ona sürekli açıklamalar yapmaktır. Yapılan açıklamalara karşı soru sorarsa, yine açıklama yapılmalıdır. Eğer ikna edilmeden bir şey yaptırılırsa, bu çocuğun dünyası için bir yıkım olur. Sürekli fikir değiştirse bile, biraz anne-babayı fazlaca yorsa bile, mutlaka ikna olabileceği sözler sarf edilmelidir.
Çocuk mutlaka uzmana götürülmelidir. Uzmana gitmemek ayıptır, hatadır ve kötü bir anne-babalıktır. Uzmana gidilse de, aslına bakılırsa, bu süreç de çoğu zaman tamamlanmaz. Çünkü gerçek amaç, aslında sorunu çözmek değil, sadece "iyi anne-baba rolü”nü oynamaktır. Hatta zaman zaman bir uzmana götürmek yetmez, farklı uzmanlara da götürerek, kendi istediklerimizi duymak esastır. İstediklerimizi söyleyen uzman, en iyi uzmandır.
Çocuğun, yemesinden uykusuna, okulundan evdeki odasına her şeyi eksiksiz olmalıdır. Hiçbir ayrıntı eksik bırakılmamalıdır. Okulla sürekli işbirliği halinde olunmalıdır. Hatta öyle ki, her gün öğretmen aranmalı, çocuğun kaç kaşık yemek yediği, mutlu mu mutsuz mu olduğu, kaç kez öksürdüğü, arkadaşları ile arasında neler geçti gibi son derece önemli konularda bilgi alınmalıdır. Bu da yetmez; akşamları çocuklara, iyi iletişim kurmak ve paylaşımda bulunmak adına sürekli sorular sormak, çocuğun bu sorulara cevap vermediği her durumu da, önemli bir sorununu saklandığına yormak önemlidir.
Modern kültürün ailesinde, anne-babalık kurgusaldır. Bu kurgusallık nedeniyle de naiflikten uzaktır. Görünüşte, ortada çocukla ilgilenen, zaman ayıran, çocuğu adına bir şeyler yapmak isteyen, çokça para harcayan bir anne-baba vardır. Ancak bütün bu çabalar, aslında içselleşmiş, yalınlaştırılmış ve içinde çocuksu coşkuları barındıran bir niteliğe sahip değildir. Bilimin dediğini yapar gibi görünen bu anne-babalık, aslında, kendi geçmişinden kaçmak isterken kitap sayfaları arasına sıkışıp kalmış; kendi çocuğunu büyütüyor görünmekle birlikte, aslında kendi çocukluğunu tekrar gönlüne göre büyütmekle meşgul olan bir tavır olarak değerlendirilebilir.
İdeal anne-babalık yoktur aslında. Olmaması da çok iyidir. Çocuk yetiştirmede yaptığımız hataların bir miktarı, çocuk tarafından tolere edilebilir. Mükemmel anne-baba olmayı hedeflediğimizde, hatalarımız azalmaz; aksine artar. Hata yapmamanın stresini kimse kolayca kaldıramaz. İyi bir anne-baba olmak, öncelikle yaşama karşı bireysel duruşumuz, kişisel anlamda iç barışımız ve huzurumuz, sosyal ilişkilerimizde genel anlamda naif ve çocuksu coşkularla dolu oluşumuz son derece önemlidir. Bireysel olarak kendi mutluluğumuzun farkında değilsek, çocuğumuzun mutluluklarına da fazlaca bir şey katamayız.
Modern kültür ya da geleneksel kültür, kendi mantığı içerisinde değerlendirilmeli ve herhangi bir yere saplanıp kalmamalıyız. Önemli olan, tüm kültür formatlarında, kendimizi besleyecek değerlere açık olmaktır. Süper doğrular ve süper bilgiler aramanın pek de bir anlamı yok. Hangi pozisyonda olursak olalım, hep bir tartışmaya açıklık olacaktır. Son noktada önemli olan, kendi vicdanımızla hesaplaştığımızda, elimizden geleni yaptığımıza olan inancımızdır. Çocuklarımız zaten biz istesek de istemesek de kendi hayatlarını yaşayacaklardır.
“Kardeş kıskançlığı,anne babanın başkasıyla paylaşılamamasın [...]
09 Nisan 2018 PazartesiOkul öncesi dönem, çocuğun besinlere karşı pozitif davranışl [...]
28 Nisan 2019Günlük ilişkilerde, hiç kimse diğerine rastgele davranma hak [...]
02 Ağustos 2017 Çarşamba