Mahremiyet eğitimi çocuğun kendisinin ve diğer insanların özel alanının farkına varması, sosyal hayatın, içinde kendi özel alanını koruması, diğer insanların özeline saygı duyması, kendisi ile çevresi arasında sağlıklı sınırlar koyabilmesi vb bilgileri içerir. Kısacası duyguların yönetimidir diyebiliriz. Duygularını kullanarak kendisine zorla bir şey yaptırmak isteyenlere karşı gelebilmesi durumu olarak da özetlenebilir. Mahremiyet eğitimi çocuğun ruhsal ve cinsel açıdan korunması adına çok önemlidir.
Zorla dokunmak, sevmeye çalışmak, tacizde bulunmak gibi durumlar karşısında mahremiyet eğitimini kazanmış çocuklar rahatlıkla kendini savunabilecektir.
Peki bu konuda neler yapmalı ve neler yapmamalıyız?
Özel Alan Tanımlaması yapın:
Çocuğun kendi mahremini, özel alanını koruyabilmesi için öncelikle bu alanı çocuğa tanımlamak gerekir. Göğüs, göbek kısmı ve kalça bölgesi her çocuk için özel alan olarak belirlenmeli ve çocuklara da bu öğretilmelidir. Bu özel alanlara çocuğun izni olmadan hiç kimsenin dokunmaması gerekir. İster anne ister baba, ister dede, ister teyze olsun hiç kimsenin çocuklara zorla dokunma hakkı bulunmamaktadır.
Çocuk için tanımlanan özel alan aynı zamanda anne-babanın da özel alanıdır. Çocuk anne babasının özel alanını görmek istediğinde aile izin vermemeli, bu alanların kişiye özel olduğunu belirtmeli ve kimseye gösterilmeyeceğini anlatmalıdır. Çocuğa cinsel organlar, ancak o sorduğunda onun anlayacağı dille ve yumuşakça anlatılmalıdır. Cinsel organlar çocuk sorduğunda anne-baba üzerinden değil, çocuğun kendi cinsel organları ya da kitaplar üzerinden öğretilmelidir.Bu şekilde yapıldığında çocuk,kendi özel alanını korumayı,başkalarının da özel alanlarına dokunmamayı ve bakmamayı öğrenecektir.
Çocukların çocuksu davranışlarını özgür yaşamalarını sağlayın:
Duygu kontrolü olarak ifade edilebilen mahremiyet eğitimi sınırlarında en önemli çizgi çocukların çocuk gibi davranmalarına izin verilmesidir. Kendini en rahat hissedebileceği ortam kendi evidir.Çocuklara sürekli “otur, dokunma, odana git” gibi uyarılarda bulunmak onları pasif konuma getirebilmektedir. Bir çocuğun kendini özgür hissedip istediği gibi hareket etmesi gereken ortam ev ortamıdır ve ebeveyn olarak sabırlı davranarak hareketlerine sınırlama getirmemek en önemli vazifelerden biridir.
Kalabalık ortamda öğüt vermeyin ve onun özelini anlatmayın:
Bir kişiye verilen öğütün etkili olması için özel olarak anlatılması ve öğütün yargılayıcı ya da aşağılayıcı olmaması gerekir. Toplum içinde çocuğun özel olan bir anısını anlatmak ya da onu mahcup düşürmek benliğine bir saldırı olacaktır.
Bu şekilde aşağılanan bir benliğe sahip olan çocuklar bir süre sonra sindirilmiş bir karaktere sahip olacak ve kendini savunma yetilerini kaybedecektir. Herkesin ona hakaret etme, yargılama, istemese de zorla işler yaptırma hakkı olduğunu zannedecektir. Ve bunun gibi etkenler bir araya geldiğinde istismara karşı bu çocuklar kendini savunamayacaktır.
Aura bölgesine saygı gösterin ve ona yaklaşmak için izin isteyin:
Çocukların toplumumuzda sevildiği bilinen bir gerçektir. Bunun için aşırı sevgi gösterileri, zorla öpüp kucağına oturtmalar ve bu şekilde sevmeler, üstüne abanarak onunla şakalaşmaya çalışmalar günümüzde yapılan en büyük hatalardandır.
Her çocuk kollarını açtığında çevresinde bulunan 25-30 santimetrelik bir alanı belirleyerek bu alanın kendilerine özel olduğunu bilmeli ve kendini bu alanda güvende hissetmelidir. “Ben izin vermezsem kimse bana dokunamaz” duygusuna sahip olmalı ve her yetişkinin de bu değere saygı göstermesi gerekir. Pedagojide buna “fiziksel aura bölgesi” denir ve çocukların saygı sınırı olarak değerlendirilir.
Nasıl ki bir yetişkine izni olmadan yaklaşıp dokunamıyorsak ya da zorla öpemiyorsak çocuklara da aynı saygıyı göstermemiz gerekir. Bu kural anne ve babalar için de geçerlidir. “Benim çocuğum ne olacak ki” demeden onun aura bölgesini korumasına destek olunmalıdır.
Kendi çocuğunuzu öpmek istediğiniz zaman bile onunla göz hizasına gelerek 25 cm. uzağında durup “Seni öpebilir miyim” şeklinde izin alınması gerekmektedir. Tabi ki izin alındıktan sonra da dudaktan, boyundan ve kalça bölgelerinden öpülmemelidir.
Bu şekilde saygılı davranıldığını hisseden çocuk, kendisi istemeden kimsenin ona yaklaşamayacağı bilincine erişecektir. Tabi ki bu bilincin tüm akrabalar, yakın çevre doğal olarak da toplum tarafından kazanılması gerekmektedir. Her çocuk “izin verirsem ve ben istersem bana yaklaşabilir ve dokunabilirler” duygusunu kazanmalıdır.
Başkaları ya da meslekler ile korkutmayın:
“Uslu dur yoksa teyze/doktor sana iğne yapar”, “Eğer şu anda burada oturmazsan seni polise veririm” şeklindeki cümleleri çok sıklıkla duymaktayız.
Bir yetişkin olarak yapılmak istenen çocuğun hareketlerini sınırlamak ve biraz rahat etmektir. Bu cümleler ile çocuklara kendisi istemese bile birilerinin zorla kötülük yapabileceği, izinlerinin olduğu hissi kazandırılmaktadır.
Aynı zamanda yetişkin olarak biraz rahat edebilmek için sarf ettiğiniz bu sözler ile çocuğunuzu geleceğin pısırık bir bireyi olarak yetiştirmeye çalıştığınızı da bilmeniz gerekir.
Banyo ve tuvalet özel alanlardır:
4-5 yaşından sonra her çocuğun tek başına banyo yapma alışkanlığı için hazırlanması gerekir. Yardım alınması gerekiyorsa çocuğun yanında olması gereken tek kişi ise annedir. Hatta anne, çocuğu banyo yaptırmak istediğinde bile çocuğun üzerinde bir külot olması gereklidir. Özel alanlarının hiç kimse tarafından görülmemesi gerektiği bilincini de burada kazanmalıdır.
7-9 yaşından sonra da yavaş yavaş tek başına banyo yapma alışkanlığı kazandırılmaya başlanmalıdır. Tuvalet konusunda da hassasiyet yine bu yaşlarda başlamalıdır. 3-4 yaşından sonra lağzımlık yardımı ile çocukların tuvalette tek başına bırakılması gerekmektedir.
Kapı kesinlikle kapalı tutulmalı ve çocuk yardım isterse ona destek olunmalıdır ve yine tek yardımcı anne olmalıdır.
Çocuğu severken kullanılan kelimeleri özenle seçin:
Her ebeveyn ve çocuk seven insan çocukları severken bazı yakıştırmalar yaparak onlara sevgisini göstermek ister. Fakat kullanılan kelimelerin çok titiz kullanılması gerekmektedir.
“Aşkım, sevgilim, annecim ve babacım” gibi kelimeler çok tehlikelidir. Hem çocuklarda kimlik karışıklığına sebep olmaktadır hem de mahremiyet konusunda herkesin çocuğa aşkım, sevgilim demesinin normal olduğunu düşünmesine sebep olabilmektedir.
Bu kelimeler yerine “bebeğim, birtanem, canım kızım/oğlum” gibi sevgi sözcükleri tercih edilmelidir.
Çocuklar “hayır” diyebilsin:
Çocuklara zorla bir şey aldırmak ya da yaptırmak istediğiniz zaman eğer istemiyorlarsa mutlaka “hayır” deme özgürlüğünü tatmalarına izin vermelisiniz.Kendisi istemediği halde ebeveyn olarak sizin zorla kabul ettirmeniz saygı duvarını yıkmanız anlamına gelmektedir ve mahremiyet eğitiminin temeli sarsılmaktadır.Farklı alternatifler sunarak kendi tercihini yapmasına izin vermelisiniz. Bu şekilde birey olarak bir saygınlığının olduğunu kavrayacak ve saygı sınırını hissedebilecektir.
Çocukları susturmayın:
Günümüzdeki en büyük hataların başında çocukların sürekli olarak susturulması gelmektedir. “Sus, küçükler karışmaz/konuşmaz”, “aaaa, ne kadar ayıp ağlanır mı?”, “neden bağırıyorsun sanki bir şey yaptılar” tarzındaki ifadeler çocukların her zaman susması gerektiğini vurgulamakta ve haksızlık olduğunda ya da taciz gibi yakınlaşmalarda çocuğun kendini savunamamasına sebep olmaktadır.Bırakalım çocuklar kendini savunup istemedikleri bir durumda çığlık atıp bağırsınlar. Susturmaya çalışıp onları sindirmek sadece tehlikeleri daha da yakınlaştırmaya sebep olacaktır.
Zorla akraba ya da tanıdıkların yanına götürüp sevdirmeye çalışmayın:
Genellikle toplu olarak tanıdıklar bir araya geldiği zaman çocuklar her zaman ön planda olur. Sevmek ve onlarla konuşmak istenir. Aslında çocuklar ilk kez birini gördüğünde ya da kalabalık bir ortama girdiğinde içsel duygular ile göz önünde olmak istemezler.
Ya kapı arkasına saklanırlar ya da anne-babasının yanına sokulurlar. Bu durumda toplumumuzda sıklıkla yapılan durum nedir?
“Git bakayım amcanın, teyzenin yanına. Seveceklermiş seni.” gibi cümleler ile çocuk zorlanmaktadır. Halbuki yapılması gereken durum çocuğun zorlanması değil, ortama ısınmasını beklemektir.
Her çocuk kendini güvende hissettiği bir ortamda kendi gibi davranmaya başlayacaktır. Zaten amcanın, dayının, dedenin, eniştenin, teyzenin, halanın kucağına zorla oturtulması mahremiyet noktasında da uygun değildir. Çocuk istediği zaman gidip oturmalı ve izin verdiği sürece sevilmelidir.
YAPA Çekmeköy Anaokulu Rehberlik Birimi
Anne-baba olmak, bir insanın yaşam süreci içerisinde vereceğ [...]
12 Ağustos 2017 CumartesiAnne-babalara “Çocuğunuzu yetişkinlik çağında nasıl görmek i [...]
15 Kasım 2017 ÇarşambaGünlük ilişkilerde, hiç kimse diğerine rastgele davranma hak [...]
02 Ağustos 2017 Çarşamba